"Enter"a basıp içeriğe geçin

Allah’ın Evleri: Mescitler

Cami kelimesi “toplayan, bir araya getiren, toplayıcı, kaplayan, içine alan” demektir. Kültürümüzde mabed, mescid gibi kelimelerle de ifade edilen camilerde Müslümanlar ibadet amacıyla toplanır, dinî eğitimin gerektirdiği her türlü konu burada konuşulur ve çözümler aranır.

Camilerde Müslümanlar birbirleriyle tanışır, namaz vakitlerinde buluşur, sıkıntı ve sevinçlerini paylaşır, olağanüstü durumlarda burada toplanırlar. Ayrıca Müslümanlar camilerde okunan hutbe ve vaazlarla bilgilerini artırır, ilim öğrenir ve Kur’an-ı Kerim’i öğrenme fırsatı bulurlar. 12 Mescit secde edilen yere denir. İçerisinde beş vakit namaz, cuma ve bayram namazlarının kılındığı Müslümanların ibadet yeri, cami ve namazgâh anlamlarına gelir. Kültürümüzde içinde ibadet edilen küçük yerlere mescit, büyüklerine de cami denilmektedir.13 Mescitler Müslümanların Allah’ı (c.c.) çokça zikrettikleri ve yalnızca O’na ibadet etmek için toplandıkları mabetlerdir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.”14 buyurarak mescitlerin Allah’ın (c.c.) evi olduğunu belirtmiştir.

Mescitte yapılan ibadetlerin başında namaz gelir. Namaz, Yüce Allah’ın Müslümanlara farz kıldığı bir ibadettir.15 Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah “Namazı kılın, zekâtı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.”16 buyurmuştur. Dinimiz birlikte ibadet etmeye, camilerde toplanıp cemaatle namaz kılmaya çok önem vermiştir. Bu konuyla ilgili Sevgili Peygamberimiz “Cemaatle kılınan namaz, kişinin yalnız kıldığı namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.”17 buyurarak cemaatle kılınan namazın sevabının daha fazla olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Yüce Allah, Cuma günlerinde Müslümanların camilerde toplanmasını, cemaatle birlikte namaz kılmasını emretmiştir. Cemaatle kılınan namazlar vesilesiyle Müslümanlar, birbirlerinin üzüntülerinden ve mutluluklarından haberdar olur. Toplumda bireyler arasındaki sevgi, saygı ve dayanışma artar.

Yeryüzünde Allah’a (c.c.) ibadet etmek için yapılan ilk mabet Kâbe’dir. Bu mabede Allah’ın evi anlamına gelen “Beytullah” da denir. Kâbe, Allah’ın (c.c.) emriyle Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından yeniden inşa edilmiştir. Yeryüzündeki tüm Müslümanlar namaz kılacakları zaman yönlerini Kâbe’ye çevirirler. Tam ortasında Kâbe’nin yer aldığı geniş alana Mescid-i Haram denir. Burası tüm Müslümanların ziyaret ettiği, birlikte ibadet yaptığı en kutsal mescittir. Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabet), Mekke’deki Kâbe’dir.”18

Müslümanlar için önemli mescitlerden biri de Mescid-i Aksâ’dır. Filistin’in Kudüs şehrinde bulunan Mescid-i Aksa; birçok peygamberin yaşadığı, tebliğ görevini yerine getirdiği ve dinî faaliyetlerin yapıldığı bir yerdir. Mekke’de bulunan Mescid- i Haram ile Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”19 Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa dışında önemli olan bir diğer mescit de Mescid-i Nebi’dir. Mescid-i Nebi hicretten sonra Müslümanların Medine’de yaptığı ilk mescittir.

Bu mescit hem Müslümanların mabedi olmuş hem de yönetim ve eğitim faaliyetleri için kullanılmıştır. Müslümanlar, birlikte ibadet etmek için burada toplanmış, önemli kararlarını burada almış, devlet meselelerini burada konuşmuştur. Ayrıca dışarıdan gelen heyetler bu mescitte ağırlanmıştır. Bu mescidin yanında ilim öğrenen kişilerin kaldığı suffa denilen bir bölüm de yapılmıştır. Peygamberimiz de ailesiyle bu mescidin yanındaki odalarda kalmıştır. Sevgili Peygamberimiz “Sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mekke’deki Mescid-i Harâm, Mescid-i Aksâ ve Medine’deki benim bu mescidim.”20 buyurarak bu üç mescidin Müslümanlar için önemini vurgulamıştır.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatından sonra İslam yayılmaya ve inananların sayısı artmaya devam etti. Müslümanlar farklı kültür ve medeniyetlerle karşılaştı. Bu farklılıkları yaşayan Müslümanlar, mescit ve camileri de kendi kültürel özelliklerine göre inşa ettiler. Günümüzde de dünyanın pek çok yerinde bu farklı kültürel özelliklerin izlerini taşıyan cami ve mescitler bulunmaktadır. Bu camiler ihtiyaç ve fonksiyonlarına göre çeşitli isimlerle anılmıştır. Kültürümüzde daha çok “Ulu Camiler” ve “Selatin Camileri” ön plana çıkmıştır.

Ülkemizde Anadolu Selçuklu ve beylikler döneminden kalan çokça ulu cami bulunmaktadır. Türk şehirlerinde cemaatin toplandığı ana ibadet yeri niteliğinde olan büyük camilere ulu cami denmiştir.21 İnşa edildiği beldelerde yaşayan halkın cuma ve bayram namazını bir arada kılmasına imkân sağlamak amacıyla genellikle büyük yapılmıştır. Ülkemizde yapılan ulu camilerin en bilineni Bursa Ulu Camii’dir. Bu cami Osmanlı sultanı Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Aksaray’da bulunan Ulu Cami, Karamanoğulları Beyliği eseridir. Diyarbakır’da bulunan Ulu Cami ise şehrin en önemli tarihi yapılarından biridir. Selçuklu mimarisinin şaheserlerinden olan Divriği Ulu Camii de; cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen bir külliyedir. Bunların dışında Anadolu’nun Kayseri, Erzurum, Manisa, Kahramanmaraş gibi merkezî şehirlerinde de ulu camiler bulunmaktadır.

Ülkemizde Osmanlı hükümdarları, valide sultanları ve diğer hanedan mensupları tarafından yaptırılan camiler diğerlerinden ayrılmış ve bunlara “Selatin Camileri” denilmiştir.22 Selatin kelimesi sultan kelimesinin çoğulu olup “sultanlar” anlamına gelmektedir. Osmanlı Devleti’nin gücünü belli eden bu camiler genellikle başşehirlerde yapılmıştır. Bu camiler çoğunlukla İstanbul’da bulunmaktadır. İstanbul’da bulunan önemli sultan camilerine Sultanahmet, Süleymaniye, Fatih, Beyazıt ve Eyüp Sultan camileri örnek gösterilebilir. İstanbul dışında da öne çıkan selatin camiler vardır. Bursa’da bulunan Yeşil Cami, Edirne’deki Selimiye Camii, Konya’daki Selimiye Camii bunlar arasındadır.

Ülkemiz ve ülkemiz dışında birçok cami İslam dünyasında mimari özellikleriyle öne çıkmaktadır. Bu camiler bulundukları yerin coğrafi özelliklerine göre şekillenmekte ve mimari olarak birbirlerinden farklılıklar göstermektedir. Ülkemizde bulunan Sultanahmet Camii 17. yüzyılın önemli eserlerindendir. Cami mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle süslenmiştir. Büyük kubbesi ve yarım kubbelerinin iç kısmı da mavi renk ağırlıklı kalem yazıları içerdiğinden dünyada “Blue Mosque” adıyla bilinmektedir. Altı minaresiyle dikkat çeken Sultanahmet Camii aynı zamanda bir külliyedir ve birçok yapıyı barındırmaktadır.

Malezya’da bulunan Zahir Camii, Malezya’nın en büyük ve en eski camilerinden biridir. Kubbeleri, minareleri ve avlusu tamamen beyaz renktedir. Bu yüzden sadeliğiyle diğer camilerden ayrılmaktadır. Ayrıca hiçbir camide bulunmayan bir özelliği de avlusuna döşenen mermerlerin üzerinde çiçek ve yaprak motiflerinden oluşan süslemelerin olmasıdır. Caminin içinde ihtişamlı avizeler ve duvarlarına yerleştirilmiş güçlü aydınlatmalar bulunmaktadır. Yine Malezya’da bulunan Kristal Camii, modern cami mimarisi ve çevre düzenlemesinin en güzel örneklerindendir. Yapımında cam, metal ve ayrıca kristal malzemeler kullanıldığından dolayı Kristal Cami olarak anılmaktadır.

Kristal Camii’nin içi ve dışı Çin mimarisinin özelliklerini taşımaktadır. Çin’de bulunan Şian (Xian) Ulu Camii, İslami sanat ve motiflerin Uzakdoğu mimarisiyle birleştiği eşsiz bir eserdir. Bu cami 12 asırlık olup, İslam’ın Çin’deki en eski camisidir. Caminin etrafında yer alan külliyesi günümüzde hâlâ hizmet vermektedir. Kubbe ve minareye sahip camilerin aksine üst üste kare kıvrımlı çatılara sahiptir. Şian Camisini diğer camilerden ayıran en önemli unsur, Kur’an-ı Kerim’in ve mealinin kâğıtlara ve derilere değil caminin tüm duvarlarına ahşap üzerine oyularak işlenmiş olmasıdır. Fas’ta okyanus kıyısına yapılan II. Hasan Camii, Mekke’deki Mescid-i Haram’dan sonra dünyanın en büyük camisidir. Caminin dörtte üçü Atlantik Okyanusu’nun üzerinde ve tavanı açılabilir bir şekilde yapılmıştır. Dünyanın en uzun minaresine sahip olan caminin minaresi tam ikiyüz on metre yüksekliğindedir. Aynı anda yüz bin kişinin namaz kılabileceği şekilde yapılmıştır. İki katlı yapılan cami Fas’ın karakterini yansıttığı gibi Endülüs Emevi kültürünün etkilerini taşımaktadır.

Pakistan’da bulunan Faysal Camii, Suud Kralı Faysal tarafından yaptırılmıştır. Türk mimar Vedat Dalokay tarafından daha önce cami mimarisinde kullanılmamış olan sıra dışı bir mimariyle inşa edilmiştir. Kubbesi köşeli tasarlanıp han çadırı görünümüne sahiptir. Bu kubbenin yapımında plaklar kullanılmış ve bu sayede ışık ve havanın camiye girmesi sağlanmıştır. Caminin içi ve dışı modern bir anlayışla tasarlanmış ve caminin tabiatla uyumlu bir görünümde olması amaçlanmıştır.

13 bk. MEB Dinî Terimler Sözlüğü, s. 233.
14 Cin suresi, 18. ayet.
15 bk. Nisâ suresi, 103. ayet.
16 Bakara suresi, 43. ayet.
17 Buhârî, Ezân, 30.
18 Âl-i İmrân suresi, 96. ayet.
19 İsrâ suresi, 1. ayet.
20 Tirmizî, Salât, 126.
21 Semavi Eyice, “Cami”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 7, s. 56.
22 bk. Semavi Eyice, “Cami”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 7, s. 56.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir