Medreseler geçmişte yükseköğretim faaliyetlerinin yapıldığı yerlerdir. Bugünkü anlamda fakültelere karşılık gelen eğitim kurumlarıdır. İslam’ın ilk asırlarında eğitim öğretim faaliyetleri daha çok âlimlerin denetiminde mescit ve camilerde yürütülürdü.
Hicri 3. asır ile 5. asır arasında başta Horasan ve Maveraünnehir olmak üzere İslam dünyasının ilim merkezlerinde medreseler kurulmaya başlandı. Ancak bugünkü anlamda sistematik yapılar olan medreseler Selçuklular zamanında kurulmuştur. İslam dünyasında sistematik medreselerin kurucusu olarak Nizamülmülk kabul edilmiştir.32
Türklerin İslamiyet’i kabul ettikten sonra İslam bilim tarihine katkıları büyük olmuştur. Büyük Selçuklu hükümdarı Alparslan’ın emriyle veziri Nizâmülmülk tarafından 1067 yılında Bağdat’ta kurulan medrese, İslam dünyasındaki ilk büyük medresedir. Nizamiye Medresesinde İslamî ilimlerle birlikte edebiyat, matematik, felsefe gibi dersler de okutulmuş ve ileri düzeyde sistematik olarak yükseköğretim faaliyetleri yapılmıştır. Zamanla İslam coğrafyasında Nizamiye Medreselerini örnek alan birçok medrese açılmış olup medreselerin önemi gittikçe artmıştır.
Basra, Belh, Nişabur, İsfahan, Herat ve Musul medreselerinin yanında Konya’da Karatay Medresesi, Sırçalı Medrese ve Sivas’ta Gök Medrese, Çifte Minareli Medrese açılan medreselerden sadece birkaçıdır. Medreselerin bulunduğu diğer şehirler Kurtuba, Bağdat, Horasan, Maveraünnehir, Semerkant, Buhara, Mısır, Konya, Kayseri, Erzurum, Edirne, Elâzığ’dır.33 Bu dönemde eğitim öğretim faaliyetleri o kadar ileri düzeye erişmiştir ki Endülüs Emevi Devleti’nde açılan Kurtuba Medresesi gibi birçok medresede Müslüman talebelerin yanında gayrimüslim öğrenciler de eğitim görmüştür.34 Medreseler Osmanlı Devleti Dönemi’nde gelişerek varlıklarını sürdürmüştür.
Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman Dönemlerinde İstanbul’da açılan Sahn-ı Seman ve Süleymaniye medreseleri bunların en önemlileridir. Bu medreslerde dinî ilimlerin yanı sıra sosyal bilimler ile fen bilimleri alanında ileri seviyede eğitimler verilmiştir. Hicri 6. yüzyılda İslam memleketlerini dolaşan ünlü Endülüs ediplerinden İbn Cübeyr seyahatnamesinde Şam’da yirmi, Bağdat’ta otuz adet medrese gördüğünü kaydetmiştir. Endülüs’te ise başta Kurtuba (Cordoba), İşbiliye (Sevilla), Tuleytula (Toledo), Gırnata (Granada), Malaka (Malaga) olmak üzere birçok şehirde medreselerin açıldığını, sadece Gırnata’da bulunan medreselerin on yedisi büyük, yüz yirmisi küçük olmak üzere toplam yüz otuz yediye ulaştığını bildirmektedir.35
32 Corci Zeydan, İslam Uygarlıkları Tarihi, C 2, s. 180.
33 MEB Dinî Terimler Sözlüğü, s. 228.
34 Nebi Bozkurt, “Medrese”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 28, s. 323-327.
35 Corci Zeydan, İslam Uygarlıkları Tarihi, C 2, s. 182.
İlk Yorumu Siz Yapın